İZZET TEKER'İN VAN'DA İTALYANO'S BAŞARISI

TAKİP ET

Milyoner X dergisinin ilk yıldızı iş insanı İzzet Teker konuk oldu. Dilerseniz, yaşam hikayelerini sizlere aktaralım.

Van’ın Gürpınar ilçesinin sert kışından bir gün daha eksilmişti. Soğuk, kemikleri sızlatan bir güçle etrafa yayılıyor, dağların eteklerinde duran evlerin pencerelerini buzla kaplıyordu. Henüz güneş yeni doğmuştu ama sokaklar ıssızdı. Yalnızca bir restoranın ışıkları titrek bir şekilde yanıyordu. İçeride, küçük bir çocuk, ellerini buz gibi suyun içinde ileri geri hareket ettiriyor, bulaşıkları temizliyordu. Bu çocuk İzzet’ti.

Henüz 15 yaşındaydı, yaşından büyük sorumluluklar omuzlarına çökmüştü. Elleri çatlamış, tırnaklarının arası sürekli deterjan doluyordu. Ama gözleri, içinde taşıdığı büyük bir hayalin ışığını yansıtıyordu. Restoranın mutfağında çalışmaya başladığında bile o kariyer peşindeydi. Bir gün kendi elleriyle hazırladığı yemekleri, şehrin en seçkin insanlarına sunmak hedefleri arasındaydı.

İzzet, mutfağın derinliklerinde sessizce çalışırken, her bir tabağın hikâyesini düşünüyor, her bir malzemeyi ezberlemeye çalışıyordu. Koca kazanlar fokurdayarak kaynıyor, buhar tencere kapaklarından fışkırıyor, tavanın yağı çatırdarken pişen yemeklerin kokusu havaya karışıyordu. O kokular, İzzet’in hafızasına kazınıyor, ileride kendi yemeklerinin o mutfağı dolduracağını hayal ediyordu.

Bir gün, koca bir tencere kaynar suyu devirmeye ramak kalmıştı. O an tüm gözler ona çevrilmişti. Küçücük bedeniyle büyük işleri yapmaya çalışıyordu ama bazen ayakları bedeni kadar güçlü duramıyordu. Tencereyi son anda tutup geri yerine koyduğunda, derin bir nefes aldı. Kendi kendine, “Buradayım ve buradan vazgeçmeyeceğim” diye mırıldandı.

Emeğin Terbiyesinde Büyümek

İzzet için mutfak, bir eğitim alanıydı. Burada yalnızca yemek pişirmeyi öğrenmiyordu; hayatı, insanları, dayanıklılığı ve sabrı da öğreniyordu. Her tabakta, her elinde tuttuğu bıçakta bir şeyler keşfediyordu. O küçücük restoranda her şeyin bir anlamı vardı. Çalıştığı ustalar ona sadece yemek yapmayı değil, bir işin nasıl sahiplenileceğini, emeğe nasıl saygı duyulacağını öğretiyordu.

Küçük mutfak, İzzet için dev bir dünya olmuştu. O mutfakta, her gün yeni şeyler öğreniyor, kendisini geliştiriyordu. Eline geçirdiği her boş zamanında, diğer aşçıların ne yaptığını izlerdi. Hangi baharatı neyle karıştırdıklarına, sosları nasıl hazırladıklarına dikkat ederdi. Mutfak onun için bir sırlar deryasıydı. Zamanla bulaşıkların yanında yemek yapmayı öğrenmeye başladı. Bazen kendine küçük denemeler yapıyor, sıradan bir malzemeyi farklı şekilde kullanmayı deniyordu. Bu denemeler ona, yemek sanatının sonsuz bir yaratıcılık sunduğunu öğretti.
Bir gün, ustası onu tezgâhın başına çağırdı. Elinde bir bıçak tutuyordu. “Gel bakalım,” dedi. “Bugün senin elinle kesilecek bu sebzeler.” İzzet'in kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. İlk kez ona verilen bu sorumluluk, onun mutfakta daha ileriye gitmesini sağlayacaktı. Tereddüt etmeden eline bıçağı aldı ve büyük bir özenle doğramaya başladı. O an, hayatında yeni bir kapının açıldığını hissediyordu.

Gürpınar’ın Değişen Yüzü

Yıllar geçmiş, İzzet, Gürpınar’ın tanınmış bir aşçısı haline gelmişti. Yalnızca mutfakta değil, hayatın başka alanlarında da yeteneklerini geliştirmişti. 2014 yılına gelindiğinde, Van büyükşehir olmuş, Gürpınar Belediyesi'nde yeni düzenlemeler başlamıştı. İzzet, belediyede abone işlerinde çalışmaya başlamıştı. Tahakkuk ve tahsilattan sorumluydu. Kendisini mutfakta eğittiği gibi bu alanda da hızla yükselmeyi başarmıştı. Gürpınar’ın en ücra köylerine dahi su hizmeti götürmek için projeler geliştiren bir ekibin parçasıydı.
Ancak, politika her zaman planlanan gibi gitmezdi. Bu beklenmedik olay, İzzet’in yaşamında yeni bir sayfa açacaktı. Ama o her zaman olduğu gibi, bu kez de umudunu kaybetmeden ileriye bakıyordu. Hayatın ona yeni bir fırsat sunacağını biliyordu.

Yeni Bir Sayfa, Yüzüncü Yıl Üniversitesi

İzzet için yeni başlangıçlar her zaman heyecan vericiydi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde aldığı yönetici teklifi, onun kariyerinde yeni bir dönemin habercisiydi. Üniversitedeki yönetici pozisyonu ona farklı bir bakış açısı kazandırmış, geniş bir çevre edinmesini sağlamıştı. Ancak her görev gibi, bu işin de bir süresi vardı. İstanbul’dan gelen cazip bir teklif üzerine, İzzet rotasını büyükşehre çevirdi.

İstanbul, ona hem iş dünyasında hem de kişisel hayatında çok şey kazandırdı. Bir işletme müdürü olarak edindiği deneyimlerle, kendi hayalini gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaşmıştı. Ancak, büyükşehirde geçirdiği süre boyunca Van’ın onu çağırdığını her geçen gün daha fazla hissediyordu.

Küllerinden Doğan Bir Usta

İstanbul, devasa bir metropol olmasına rağmen İzzet için bir öğrenme alanından çok daha fazlası olmuştu. Buradaki işletme müdürlüğü deneyimi, onun hem iş hayatındaki vizyonunu genişletmiş hem de mutfaktaki yaratıcılığını farklı bir boyuta taşımıştı. Fakat her zaman içindeki o tanıdık his, memleketi Van'a dönmesi gerektiğini söylüyordu. Ne de olsa hayatındaki en büyük hayali orada filizlenmişti: Kendi markasını yaratmak ve Van’ın gastronomi dünyasında unutulmaz bir iz bırakmak.
İstanbul’daki süresi dolduğunda, aldığı büyük bir karar vardı. Kemer’e, Türkiye’nin en prestijli otellerinden birine gitmek... Bu sefer mutfakta farklı bir görev onu bekliyordu: İtalyan alakart restoranında pizza şefi olmak. İzzet’in pizzaya olan tutkusu, onun hem İtalya mutfağını daha derinlemesine öğrenmesini sağladı hem de yeteneklerini farklı kültürel lezzetlerle harmanlamasına imkân tanıdı.
Antalya’nın o sıcak ve parlak güneşinin altında geçen mevsimler, İzzet için yeni bir dönemin kapılarını açtı. Antaya’daki son sezonunu tamamladığında, aklında net bir hedef vardı: Van’a geri dönmek ve memleketine bir İtalyan mutfağı kazandırmak. Bu hedef, onun bugüne kadar aldığı en büyük kararlardan biri olacaktı.

İTALYANO’S’un Doğuşu

Van’a döndüğünde, her şey daha hızlı gelişti. İzzet, Van’da bir gastronomi devrimi yaratmak için çalışmalarına başladı. İTALYANO’S markasını kazandırmanın yollarını aradı. Proje, basit bir restoran açma fikrinden çok daha fazlasını içeriyordu. İTALYANO’S, Van halkına sadece lezzet değil, bir deneyim sunacaktı.
İTALYANO’S, Marka tescilleri yapıldı, restoranın konsepti belirlenip, her ayrıntı düşünülerek tasarlandı. Artık İzzet sadece bir şef değil aynı zamanda işin yönetici kimliğiyle de sahnedeydi. Restoranın açılışı büyük bir ilgi gördü; Van halkı, İTALYANO’S’un yeni ve farklı lezzetlerine kucak açtı.

Mutfağın Ötesinde Bir Vizyon

İTALYANO’S sadece lezzet sunmuyor, şehrin sosyal dokusuna da katkıda bulunuyordu. İzzet’in vizyonu, restoranın sadece bir işletme olmaktan öteye geçmesiydi. Eğitime ve gençlerin gelişimine büyük önem veriyordu. İşte tam da bu yüzden, her açılan yeni şubede eğitime katkıda bulunacak projeler tasarlamaya karar verdi. Okullara destek vermek, öğrencilere burs sağlamak ve topluma faydalı projeler geliştirmek, kendisinin öncelikli hedefleri arasındaydı.
İzzet, bu hedeflerine ulaşmanın sadece bir başlangıç olduğunu biliyordu. Her açtığı yeni şube ile birlikte, Van halkına daha fazla katkı sunmanın yollarını aramaya devam etti. İTALYANO’S’un her masasında sadece lezzet değil, bir hikâye sunuluyordu. Bu hikâye, mutfaktan başlayıp, şehrin kültürel ve sosyal yapısına dokunuyordu.

Bir Ustanın Gelecek Hayali

İzzet için başarı sadece bir işletme açmakla sınırlı değildi. Onun vizyonu, şehrin gastronomi kültürünü geliştirmek, Van’ı bir lezzet merkezi haline getirmekti. Hayatında karşına çıkan zorluklara rağmen hiç pes etmeden devam etmiş, hedeflerine ulaşmayı başarmıştı.

Ancak İzzet’in yolculuğu henüz bitmemişti. İTALYANO’S’un büyümesi devam edecek, şubeler açılacak, yeni projeler geliştirilecekti. Her yeni adımda, İzzet memleketi için bir şeyler yapmanın gururunu yaşıyordu.

Van - Van Haber - Van Gazetesi - Van Haberleri

Van Milyoner Van Haber İzzet Teker