BABA OLMAK ÇOCUĞU OLMAKTAN ÇOK FAZLA BİR ŞEYDİR
Armağan Çağlayan'ının sunduğu 'Uçuk Kaçık Masallar' adlı programının bugünkü konusu 'Türkiye'nin İkonik Babaları' adlı çalışması. Bu topraklarda baba olmak çocuğu olmaktan çok fazla bir şeydir.
Armağan Çağlayan,"Bu topraklarda baba olmak çocuğu olmaktan çok fazla bir şeydir. Ataerkil toplumlarda kadınlar kocalarından boşandığı zaman baba evine dönerler. Miras babadan kalır. Mesela arabaların arkasına ‘Babam sağ olsun’ yazılır, hiçbir şey alamazsan bile babayı alırsın. Unvanlar, meslekler hep babadan kalır. Yılbaşında hediyeleri noel baba getirir. Bir şey olursa fikir babasıdır. İyi dert dinliyorsa dert babasıdır. Hiçbir şey beceremiyorsa iskele babasıdır. Eğer çok parası var ise para babasıdır.
Mario Puzo’nun yazdığı bir romandan uyarlanan yani ‘Baba’ romanından uyarlanan film, sinemaya uyarlanır. Bu film dünyada büyük bir gürültü koparır. Dünyanın en iyi filmleri sıralamasında en üst sıralarda yer alır. 1971 yılında Türkiye Yılmaz Güney’in ‘Baba’ filmi ile tanışmıştır. Baba filminde Yılmaz Güney ‘Cemal’ rolünü oynamıştır.
Cemal ve ailesi bir yerin bahçesinde yaşamaktadırlar. Yanındakilere hizmet etmektedirler. Cemal Almanya’ya gitmek için para biriktirmek istemektedirler. Bir gün yerin sahibinin çocuğu para için orada çalışan Cemal bu suçu üstlenir. Bunun karşılığında zengin aile Cemal’e hapishanede bakacaktır. Onun geleceğini teminat altına alacaktır.
“TÜRK SİNEMASINDA İKİ TANE İKONİK BABA VARDIR”
Fakat aile Cemal’e verdiği hiçbir sözü yerine getirmez. Film Cemal’in cezaevinde geçen sürecini ve çıktıktan sonra yerine getirilmediği için alınan intikamdan bahseder. Türk sinemasında baba kavramı yalnızca Yılmaz Güney’le özdeşleşmez. Türk sinemasında iki tane ikonik baba vardır. Bunlarda bir tanesi Hulusi Kentmen’dir.
Türk sinemasındaki bütün oynadığı filmlerde sert mizacı ile tatlı sert mizacıyla kimi zaman korkutan kimi zaman eğlendiren rollerle yer almıştır. 1993 yılında vefat ettiğinde mezar taşına “Yeşilçam’ın büyük sanatçısı hepimizin ve Türkiye’nin babası Hulusi Kentmen” diye yazdılar. Set işçiliğinden yükselerek oyunculuğa terfi eden Kadir Sabun ise Türk sinemasının ikinci babasıdır.
Kadir Sabun önce üvey baba rolleriyle Türk sinemasına merhaba der. Üvey babalıktan gerçek babalığa terfi eder. Mafya babalarına bile sözünü dinlettiği merhametli, güvenilir ve gururlu babasını canlandırır. Çağan Irmak’ın çektiği “Babam ve Oğlum” filminde Çetin Tekindor ile oğlunun kavuşma sahnesi hala hepimizin gözlerini doldurur.
“TÜRK SİNEMASINDA BABA KARAKTERLERİ ASLA UNUTULMAZ”
Türk televizyonlarında baba karakterleri asla unutulmaz. 2006 yılında başlayan ‘Arka Sokaklar’ dizisinde Zafer Ergin’in canlandırdığı ‘Rıza Baba’ karakteri giderek büyük bir fenomen oldu. Zafer Ergin Kurtlar Vadisi dizisinde baba rolünü oynar daha sonra ölür. 2006 yılında Arka Sokaklar dizisinde ‘Rıza Baba’ rolünü oynar.
1993 yılından 1997 yılına kadar ‘Fiko’ yani “Süper Baba” üç çocuğuyla ve aşkıyla Türkiye’yi ekrana kilitler. Perihan Abla dizisinin şaşkın aşığı Şevket Altuğ Süper Baba dizisinde kariyerini bambaşka noktaya taşır. Dizi kadar ‘Bana Bir Masal Anlat Baba’ şarkısı çok büyük kitlelere ulaşır.
Siyasetin babası ise Süleyman Demirel’dir. Çocukluk yıllarında Isparta’da çobanlık yaptığı için zaman zaman çoban Sülo olarak anılırdı. Devlet su işlerindeki çalışmaları nedeniyle de barajlar kralı olarak anılmaktadır. Fötr şapkasıyla da siyasete damgasını vurur. Hatta fötr şapkası için altı defa aldım gittim yedi defa geri geldim der. Onunla bütünleşir. Yasakların kalktığı zamanlarda mitinglerde Süleyman Demirel’e kurtar bizi baba diye bağırır. Daha sonra cumhurbaşkanı olur. Türkiye’de 1950’ler ile birlikte Amerikan rüyası ile tanışır. Bu Amerikan rüyasının peşinde koşan Anadolu insanları kentleşme sorunu ile birlikte İstanbul’a göç etmeye başlar.
“ARABESKİN ÜÇ BÜYÜK BABASI”
İstanbul’a göç edenler İstanbul’un varoşlarında yaşamaya başlarlar. Gelenlerin hepsi yeni umutlar aramaktadırlar. Bu umutlarını arabesk müzikte bulmaya başlarlar. Arabesk müzik İstanbul’da geçen insanların tutunduğu dallardan bir tanesidir. O dönem yürütmeye çalışan umut peşinde koşan insanların umut peşinden koşan insanlardan bir tanesi Orhan Gencebay’dır.
O zamanların deyimiyle Orhan abidir. Orhan abi zamanla babaya döner. Diğer peşinden koşulan insan ise Müslüm Gürses’tir. Diğer adını duyuran ise Ferdi Tayfur’dur. Bu üç arabesk şarkıcısı da Orhan baba, Müslüm baba ve Ferdi babadır. Baba lakaplı şarkıcıların başkaldırısı toplumun alt tabakasının başkaldırının sembolüdür.
Onlar artık babadır. Şarkıları da babadır. Fakat bu babaların şarkıları TRT’nin devlet okuluna takılır. Arabesk yasaklanır. Babaların bu baba şarkıları toplumun üst kesimi tarafından da yıllarca hor görülür. Müslüm Gürses babası gibi baba olmaktan korktuğu için yıllarca baba olmaktan hep kaçınır.
“BABALAR OPERASYONU”
Orhan Gencebay ise babalık için bunları söyler: “Baba koruyandır, baba sahip çıkar, baba asla yanlış yapmaz. Bir dolu güzel mesajlar iletir baba kavramı…”Hayatın her anlamında hayatımıza giren babalar vardır. Askeri darbelerden sonra babalara mafya operasyonları düzenlenir. Bu operasyona ‘ babalar operasyonu’ adı verilir.
Futbolda da baba lakabı takılan insanlar vardır. Bunun başında da Hakkı Yeten gelir. Şimdiki nesillere örnek olacak bir futbol kaptanı, örnek bir baba ve örnek bir arkadaştır. Bu sebeple de baba lakabını alır. 1940 yılında Ankara deplasmanında Beşiktaş 3-0 mağlup durumundadır. Fakat maç bittiğinde ikinci yarıda Beşiktaş 6-3 galip gelmiştir.
Çünkü devre arasında Hakkı Yeten gidip futbolculara şöyle söylemiştir; bunlar maç biletleriniz ya biletleri yırtıp atacağım ya da yeneceğiz bu biletlerle İstanbul’a döneceğiz.Bu konuşmayla Hakkı Yeten, baba lakabını kazanmıştır. Konuşma sayesinde Beşiktaş maçı galip bitirmiştir. Yeten teknik direktörlük ve kulüp kaptanlığı da yapar.
VAN GAZETESİ HABER