Bu kanunu anlamak için birazcık görme ve gözlem yeteneÄŸi
gerekir, ilkin sabah saatlerinde kapıdan dışarı çıkarsınız doÄŸal dünyanın seyrine ve ilk gözleminiz hayvanlar aleminin horoz ve tavuklarına, aralarında sınırlar çizilmiÅŸ, kümes hayvanları imparatorluÄŸu kurulmuÅŸ, kral horozlar arasında ganimetler(tavuklar) paylaşılmış…
Horoz imparatorluÄŸunun nüfusu artarken, kral horozun canı bir ÅŸeylere sıkılır tavuklar da kralın gözünde çekiciliÄŸini kaybeder ve duygularını tatmin etmez derken, kral buÄŸday stokundaki düÅŸüÅŸü bahane ederek, çevre krallıklara akınlar düzenler ve savaÅŸ baÅŸlar, savaşın seyri ölü ve yaralılarla ÅŸidetini artırarak devam eder ta ki amaçlar isteÄŸine ulaÅŸana kadar.
Her iki taraf da savaşın öneminden haberdar; ya biri savaÅŸtan çekilecek horozluk gururu pahasına, ya da savaÅŸarak ganimetleri (tavukları) alacak…
Aslında insanın hikayesi de böyle baÅŸlar ve böyle devam eder.
Savaşımız embriyo iken baÅŸlar azraille can alıp verme savaşına kadar sürer ve hep bu ÅŸekilde tekrarlanır uslanmadan...
Kavgamızın tek dayanağı egomuzu doyurana ve tatmin
etme derecesi kadardır. Siz de kavgaya tutuÅŸmuÅŸsunuzdur, kendinize ben haksızım diyerek baÅŸkasıyla kavga ettiniz mi hiç ?
Ne gariptir ki kavganın iki tarafı da kendisini haklı ilan eder. Peki o zaman haksız olan kim ?
DoÄŸanın kanunu diyeceksiniz, "büyük balık, küçük balığı yutar" diyeceksiniz.
Peki ya kendisini sayıca az olanları yok sayanlara, dişliyken dişsizi yem olarak kullananlara, tavuklara niye gıdaklıyorsun diyen şahinlere, ne denilmeli?
DoÄŸanın kanunu mu ? Bu soruların bittiÄŸi yerden doÄŸanın kanunu baÅŸlar. DoÄŸanın kanunu; öfkeli, hırçın sel gibi yıkarak ezerek, ihtiyacı bir koyun olan kurdun onlarcasını öldürerek deÄŸil, doÄŸanın kanunu akarsu gibidir, akarak yontar
ve akması zorunlu olduÄŸu için.
Doğası gereği her savaşın sonunda barış nokta gibidir.